
Siemens’in gelecekteki “yapay zekalı” fabrikası, otomasyonda yeni bir trendi hedefliyor: robot ve insan çalışanlarına bir şeyler yapmak için birbirlerine nasıl yardım edeceğini anlatmak.
Robotlar, tutarlı ve yorulmayan çalışanlardır, fakat doğaçlama yapmazlar. Montaj hattındaki değişimler, insanlar tarafından özenle yeniden programlanmayı gerektirir ve bir fabrikanın ürettiği şeyleri değiştirmeyi zorlaştırır. Şimdi, Alman endüstri devi olan Siemens’teki araştırmacılar, bir çözümün var olduğunu söylüyorlar: Hem fabrika robotlarını programlayarak hem de onlarla çalışan insanlara görevler dağıtarak, geleceğin fabrikasını planlamak üzere yapay zekayı kullanan bir fabrika.
Berkeley’deki Siemens Web of Things araştırma grubunun başında bulunan Florian Michahelles, “Her robotu programlamak yerine yaptığımız şey, bunu yapabilen bir makine.” dedi. Michahelles ve ekibi tarafından geliştirilen, “mantıkçı” olarak adlandırılan bir yapay zeka programı, sandalye gibi bir ürün yapmak için gereken adımları belirtiyor; ardından, makinelere, robotik kolun ne kadar uzanabileceği veya ne kadar ağırlığa ulaşabileceği gibi yetenekleri temel alarak görevler atıyor.
” A Future That Works: Automation, Employment, And Productivity (Çalışılan Bir Gelecek: Otomasyon, İstihdam ve Verimlilik)”, 800 mesleği inceledi ve çalışanlar tarafından yapılan görevlerin yaklaşık yarısının otomatikleştirilebileceğini buldu. Ancak, mesleklerin %5’ten azı tamamen ortadan kaldırılabilecek. Çoğu durumda, bilgisayarlar ve robotlar, insanların işlerinin bir kısmını alacaklar. Rapora göre, “İnsanların, dünyanın her yerindeki ülkelerin istediği kişi başı GSYİH’yi artırmak için makinelerin yanında çalışmaya devam etmesi gerekecek.”
Michahelles ve ekibi, dört çeşit bacak yapılandırması, altı renk seçeneği, üç tip zemin koruyucu ped ve beş türde mobilya (tabure ve masa gibi) yapmak için yalnızca birkaç robot kullanan bir test sistemi ile toplam 360 olası ürün için, teknolojinin küçük bir ölçekte çalışabileceğini kanıtladı.
MAKİNENİN YANINDA İNSANI DA PROGRAMLAMAK
Michahelles, “İnsanları da içerebiliriz.” diyor. Robotlar gibi, insan çalışanlar da, Siemens’in mantıkçı yapay zekasının göz önününe aldığı yetenekler ve sınırlamalar ile bir iş tarifi alıyor; mesela bir ahşap delmek veya bir taburenin bacaklarını takmak için vidaları kullanmak.
Yapay zeka, insan çalışanlar hakkında da kişisel detayları biliyor; çalışanın sağlak veya solak olması ve hangi dili en iyi konuştuğu gibi detaylar. Michahelles, “Fikir şu olabilir: tüm makineleri tanımlayabildiğimizde ve çalışanların becerilerini tanımlayabildiğimizde, üretim akışı düzenlemede çok esneğiz.” diyor.
Robot, sandalye bacakları gibi parçaları bir insana verebilir, diyor. Sonrasında bir insan, daha incelikli el becerileriyle, parçaları bir araya getirebilir. Mantıkçı, güvenlik kurallarını da uyguluyor. Michalles, bir örnek vererek, “OSHA [İş Güvenliği ve Sağlık Yönetimi] çalışma standartlarını modelledik.” diyor. “Bir öğe çalışanın kaldırabileceğinden çok ağır olursa, robot yerini alır.”
İnsanları karışıma katmakla ilgili lojistik bir zorluk: robotların aksine, insanlar, tahmin edilemeyecek şekilde davranıyorlar. Bununla baş etmek için Siemens, çalışanları tanımlamak ve hareketlerini üç boyutlu izlemek için bir Microsoft Kinect kamera sistemi getirdi. Bu, araştırmacının, kimin çalışmak için uygun olduğunu ve robotların objeleri insanları sıkıştırmadan gidip gelebilecek şekilde nasıl yerleştirileceğini bilmesine olanak veriyor. (Bu gerçek bir tehlike. Örneğin, 2015 yılında Michigan’da bir otomobil üretim tesisinde –Siemens tarafından üretilmeyen- bir robot bir teknisyene çarptı ve ölümüne sebep oldu.)
Michahelles’e sordum: Bu teknoloji insanları yalnızca metal yerine etten yapılmış bir başka robota mı indirgiyor?
“Bu şekilde olmamalı, çünkü bu şekilde yalnızca bir insanı özensiz bir robot gibi kullanırız.” diyor. Robotlar, sıkıcı, monoton ya da fiziksel olarak hasar verici görevleri yerine getirerek insanlara hizmet etmeli. “Ancak iş yaratıcılığa ve karmaşık, zeka gerektiren görevlere geldiğinde, insanlar üstündür.” diyor. “Şimdiki soru, iki tarafın güçlü yönlerini nasıl bir araya getiren sistemler kurabiliriz?”
Siemens müşterileri sıfırdan başlamayacak. Fabrika robotları, (rakiplerininki gibi), zaten bir program-mantık-kontrol cihazıyla donatılı. Michahelles, “Bu, temel olarak motorlara nasıl hareket edeceklerini ve ne yapacaklarını söyleyen bir bilgisayar.” diyor. Bu, araştırmacıya, robotları kontrol etmek için bir mekanizma sağlıyor. Ve Siemens, araştırmacıya, her bir robot modelinin neler yapabildiğini söyleyecek semantik tanımlayıcı adı verilen profiller sağlayacak. “Yani, (halihazırda) teknolojiye sahibiz, aradığımız şey sorun.” diyor Michahelles. Bu “sorun” sipariş usulü ürünler satarak çok para kazanma fırsatını gören bir şirket olacak. Michahelles, müşterileri ikna etmek için, özel iç mekan sağlayabilen bir otomobil üreticisinin varsayımsal örneğini veriyor.
“Bu büyük ihtimalle daha fazla kişiselleştirilmiş, daha pahalı ürünler ve hala insan emeğinin büyük oranda bulunduğu bir yer.” diyor. Fakat bir araştırmacı olarak, Michahelles, Siemens’in yeni teknolojiyi müşterilerine nasıl geçirdiğini kontrol edemez. “Yıkıcı yenilik sorunu şu ki, sahip olduklarını satabildikleri sürece neden onaylanmamış bir şeyi riske atsınlar ki?” diyor.
Müşterilerle pilot projeleri geliştirme yönünde bir miktar ilerleme oldu, fakat “bunların hiçbiri halkla paylaşılmaya hazır değil.” diyor.