
Otonom ve elektrikli araçlarla ilgili tartışmalar hiç gündemden düşmese de geleneksel araçların satışında gözle görülür herhangi bir düşüş yok. Aksine ABD’de 2015 sonuna kadar 17 milyondan fazla aracın satılmış olacağı tahmin ediliyor. Bu tür rakamlar ancak 2005 yılında görülmüştü. Otomotiv sektörünün bugününü ve geleceğini merak eden TechCrunch, konuyu New Yorklu otomotiv perakende satış uzmanı Max Zanan ile gerçekleştirdikleri röportajda masaya yatırmış. İşte o keyifli röportaj:
TC: Araç satışları bu yıl oldukça yüksek rakamlara ulaştı. Neden?
MZ: Bunun pek çok sebebi var. 2008’de başlayan durgunluktan sonunda çıktık ve insanlar bastırdıkları duyguları açığa çıkarıp alışveriş yapıyor. Benzin fiyatları da geçen yılın yarısı civarında. Elbette bu durum araç sahibi olmayı kolaylaştırıyor. Faiz oranları da düşük seviyelerde olduğundan araç kredisi almak zor olmuyor
TC: En çok satılan hibrid modeller neler?
MZ: Hibrid modellerde pazar lideri hala Prius (Editörün notu: Toyota’ya ait bir model). Müşteriler alıştığından ve markaya güvendiğinden onu tercih ediyor. Elektrikli modellere gelindiğinde ise tek bir oyuncu var o da Tesla. Model S ve Model X pek çok müşterinin fiyat aralığının üstünde yer alıyor. Bu sebeple marka için asıl yarış 3 yıl sonra 35 bin dolara satılacak Model 3 piyasaya sürüldüğünde başlayacak. İşte o zaman diğer araç satışlarını nasıl etkileyeceğini göreceğiz.
TC: Pazarın kaçta kaçını hibrid model satışları oluşturuyor?
MZ: Pek de fazla değil. Yıllık bazda en çok satan araç Ford 150 ve Toyota Camry.
TC: Volkwagen’ın emisyon skandalıyla kaynamasına rağmen Audi ve Porsche’nin elektrikli model çıkarması bekleniyor. Ayrıca diğer elektrikli araç markaları da söz konusu. Sizce bu markalar Tesla’ya yetişebilir mi?
Pazarlama, üretim ve dağıtım konusunda gerçekten başarılı olan Tesla otomotiv sektörü için adeta bir uyanış başlattı. Herkes onu yakalamak için uğraşıyor. Tesla, sadece ilk harekete geçen avantajını elinde bulundurmuyor. Kendi yazılım ve donanımını geliştirdiğinden ve bayi satış modeline bağımlı olmadığından da ayrıca avantajlı konumda. Ford ve Audi gibi markalar ise pek çok tedarikçiye bağlı çalışıyor. Apple’ın da benimsediği Tesla’nın bu çalışma prensibini taklit etmek oldukça zor.
TC: Geleneksel araç markaları zor durumda mı?
MZ: Bu araç firmaları muhtemelen her şeyi kurum içinde halletmek istiyor. Ancak son 80 yıldır işler pek de öyle yürümüyor ve kurumsal kültürü veya çok uluslu kurumları değiştirmek oldukça zor.
TC: Oyunun içindeki biri olarak, araç sahipleri ve araç satıcıları için önümüzdeki 5 yıl içinde ne gibi değişiklikler öngörüyorsunuz?
MZ: Herkes gibi otonom araçlara doğru bir ilerleme kaydedileceğini düşünüyorum. Araç satın almaya devam edeceğiz ve günlük işlerimizi yaparken ileride belki de araç sahibi olmama gerek yok diyeceğiz. İsteğe bağlı ulaşım daha cazip gelecek. Bir 5 yıl daha geçtiğinde aslında sürücülere de gerek olmadığını göreceğiz. Böylece otonom araçlar hayatımıza girmiş olacak.
TC: Tüm bu araç üreticilerine ne olacak? Tek bir üretici mi olacak yoksa pek çok mu?
MZ: Araç üreticileri geleceğin otonom araçlarda olduğunu görüyor. Ancak muhtemelen sen veya ben gibi kişilerde bu araçlardan olmayacak. Araç üreticileri dağıtımdaki model olmayı isteyecek. Senin Audi olduğunu ve yüzbinlerce A4 ürettiğini varsayalım. Kendi filona sahip olacaksın ve yolculuk başına ücret alacaksın. Ve bunu araçlarının sürekli kullanımda olmasını sağlayacak bir algoritma ile yapacaksın.
TC: Sizce kullanıcılar etrafta başka model bir araç varken beni illa ki bir Audi alsın diye bekleyecek mi?
MZ: Pek çok mobil uygulama olacağını öngörüyorum. Dilersen sadece Mercedes Benzlerin olacağı bir ağa katılacaksın ya da sadece markete gideceğinden markası fark etmeksizin herhangi bir aracın seni alması yeterli olacak.
TC: Sizce araç satıcıları sizinle aynı gelecek fikrini paylaşıyor mu?
MZ: Galericiler bu değişimin bir anda yaşanacağını düşünmüyor ve bu sebeple oldukça rahatlar. Bu sektörde iş yapmanın mükemmel olduğuna ve aynı şekilde yıllarca devam edeceğine inanıyorlar. Galericilerle bu sohbeti yapmak oldukça zor. Özellikle bu tür bir değişimin öngörülemez olduğunu açıklamak imkansız gibi. Ancak 10-15 yıl önce seyahat acentelerine de onların yerine internetin geleceğini söyleseydik bizi kale almazlardı.