Geçtiğimiz yıl Wall Street Journal, sadece medya ineklerinin dikkatini çeken, ince bir değişiklik yaptı. Ancak bu, Facebook’un en güncel takıntısı olan canlı video çabalarına kıyasla çok zayıf bir hareket olarak kaldı.
Rupert Murdoch’ın sahibi olduğu gazete, WSJ Live’ı, WSJ Video olarak yeniden isimlendirdi. Bu değişiklik, gazetenin üç adet canlı programını iptal etmesinden, başka bir deyişle videolarında daha az ‘canlılık’ sunacağının ipucunu vermesinden sonra meydana geldi. Bu kararın başka örnekleri de var. New York Times, kendi canlı video programı olan TimesCast’i 2013 yılında kapatmıştı. Washington Post da aynı şekilde 2014 yılında PostTV çabalarını durdurmuş, Business Insider da başladıktan kısa bir süre sonra canlı videodan elini eteğini çekmişti.
Bu üç üst düzey medya şirketinin zaten pazarda halihazırda önde olduğunu iddia edebilirsiniz. Facebook, içinde bulunduğumuz yıl içerisinde Facebook Live özelliğine agresif olarak bastırdıkça, haber organizasyonları ve diğer yayıncılar da canlı programlama yapma vakitlerinin geldiğini düşünmeye başladılar.
Ben buna katılmıyorum.
Her ne kadar Facebook, Facebook Live’ı gazlama konusunda kararlı olsa da ben, tıpkı Facebook Credits, Paper ve Deals gibi, bunun da çok yakında diğer takıntılar mezarlığında son bulacağına inanıyorum. Bu durum, Facebook’un yetersizliğinden ya da yeteneksizliğinden değil, canlı videonun sınırlı imkanlarından kaynaklanıyor.
Canlıyı Zorlamak
Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, her yıl kendine kişisel bir hedef koyuyor. Bu hedefler arasında mandarin çalmayı öğrenmekten, günlük teşekkür notları yazmaya kadar, farklı farklı eylemler var. Bu yaklaşımı profesyonel hayatında da yaşattığı aşikar. 2015 yılında hedef, videoyu haber akışında yaygınlaştırmaktı ve bu hedefe ulaşıldı. Bu yıl ise görünüşe göre hedef, canlı videoyu haber akışında yaygınlaştırmak.
Bu yıl düzenlenen Dünya Mobil Kongresi’nde Zuckerberg, seyircilere videonun ”insanlara daha samimi ortamlar sağlayarak onlara kendileri gibi olma imkanı sunduğunu” vurguladı.
27 Temmuz’da Facebook’un ikinci çeyrek rakamları açıklandıktan sonra Zuckerberg, videonun 5 ila 10 yıl içerisinde insanların bir şey paylaşırken kullanacakları birincil mecra olacağını öngördüğünü belirtti.
Facebook’un Live’ı tanıtma çabaları arasında, canlı bir video yayınlandığı anda kullanıcılara otomatik bildirim gönderme ve Facebook Live ile deneyler yapmaları için video yaratıcılarına para ödeme de var.
Bazı durumlarda ise Facebook’un elini cüzdanına atmasına gerek bile yok. Facebook’un bir şeyi ‘önemli’ olarak nitelendirmiş olması fikri bile, medya organizasyonlarını bu kavram etrafında çılgınca çabalamasına yetebiliyor. Bunu, Facebook’un önceki deneylerinden tecrübe etmiştik. Mesela The Huffington Post, son zamanlarda video üretim birimini yeniden yapılandırarak sosyal medya dağıtımına dönüştürdü. Dijital seyahat ve yemek mecrası Tastemade ise kendine, ayda 100 Facebook Live videosu üretme hedefi koymuş. Refinery29 da sadece Facebook Live üzerinde çalışan 10 kişilik bir ekip kurmuş bile.
Bu tür deneysellik bazı başarılar getirmedi değil. Nisan ayında BuzzFeed, patlayan bir karpuzun canlı tv yayını üzerinden toplamda 807.000 izleyiciye ulaştı. Chewbacca annenin Mayıs ayında bölünmüş bir ABD’yi canlı video aracılığıyla bir an için de olsa bir araya getirdiğini de unutmamak gerek.
Bu örnekleri bir kenara bırakırsak, eğer siz de benim gibiyseniz, tüm bu canlı videoları izlemediğinizi garanti ederim. Eğer izliyorsanız da büyük bir ihtimalle size çok sıkıcı geliyorlardır. Aşırı organize olmanın da zararları yok değil.
Canlı Video Neden İyi Bir Başlangıç Noktası Değil?
WSJ, New York Times ve Washington Post gibi medya mecraları, canlı videonun sınırlandırmalarını birinci elden tecrübe ettiler. Şimdi de Facebook bunu tecrübe ediyor.
Tüketicilerin canlı videoya karşı tahammülsüzlüğü, lineer televizyonun erozyonu ile birebir. Daha basit bir şekilde anlatacak olursak, akşam saat 8-10 arasında televizyon etrafında toplanmak, inanılmaz antika bir şey haline geldi; spor karşılaşmaları ve ödül törenleri hariç.
Bu tür etkinlikler belli başlı zamanlarda televizyon karşısına geçmek için bir sebep oluştursa da, Donald Trump hakkında atıp tutan arkadaşınızı izlemek, takdir edersiniz ki, aynı tadı vermez. Aslına bakarsanız, bana göre editlenip kısaltılabilen bir canlı video, izlemesi çok daha keyifli hale getirilebilir.
Öte yandan editleme yoksunluğu, çoğunlukla canlı programlamaya amatör ve sıkıcı bir hava katıyor. Politico, 2014 yılında canlı video gazeteciliği ile ilgili şu çarpıcı sözleri sarf etmişti: “Görünüşüne bakılırsa inandırıcı bir televizyon deneyimi yaratmak, bir masanın etrafına konuşan kafalar koymaktan çok daha fazlasıymış. Milyonlarca dolar, yeni inovasyonlar ve en önemlisi, tecrübeli yönetmenler ve yetenekli ekran yüzleri gerektiriyormuş.”
Live savunucuları, Facebook live vidoeyu bu kadar büyüttüğüne göre, medya şirketlerinin de yakında buna ayak uyduracağını savunabilir. Öte yandan istatistikler, bu yeniliğin eskimeye başladığını gösteriyor. BuzzFeed’in en son yayınladığı canlı videolar, 100.000 civarında izlenme almış. Ayrıca Facebook’un bir izlenmeyi 3 saniyeden fazla aldığını belirtmekte fayda var. Haber akışınızda otomatik olarak açılan bir video görüp ekranı yeterince hızlı kaydırmadıysanız, onu izlemiş sayılıyorsunuz.
İzlenme oranları düşmeye devam ettikçe ve kullanıcılar, Live’a gelecek güncelleme konusunda sabırsızlaştıkça, Facebook nihayetinde bu teklifi önemsizleştirmeye çalışacak gibi görünüyor. Live tabii ki var olmaya devam edecek, ancak şirket başka şeylere öncelik vermeye başlayacak. Belki 2017’ye doğru Zuckerberg daha çok sanal gerçekliğe odaklanabilir.
Bu sırada geri kalanımız, geri dönüp baktığımızda 2016’ya Büyük Facebook Live Deneyi olarak bakacağız. Chewbacca anneyi saygıyla anıp, patlayan karpuzu hatırlayacak ve insanların bir zamanlar gerçekten de Facebook’a belirlenmiş bir zamanda video izlemek için gireceğine inandığını anımsayacağız.
Facebook için bu, tutmayan, takdire şayan bir denemeden başka bir şey olmayacak. Yayıncılar için ise bu, işletmenizi başkasının tecrübeleri üzerine kurmamanız gerektiğini hatırlatan önemli bir uyarı olacak.
Bu yazı, farklı teknoloji sektörlerinde başarılı üç startup’ın kurucusu ve girişimci olan Justin Choi tarafından yazılmış, Digital Talks ekibi tarafından çevrilmiştir.