Dünyayı domine etmek, pahalı bir iş. Uber, bir yandan yolculuk paylaşımı işini 69 ülkede 460 şehire yaymışken, bir yandan da yeni sermayeye sonu gelmeyen bir iştah besler oldu. Şimdilerde Uber, özel bir şirket tarafından bugüne kadar yapılan en büyük tek seferdeki yatırımı alarak Suudi Arabistan’ın Kamu Yatırım Fonu’ndan 3.5 milyar dolar aldı.
Sadece geçtiğimiz iki yıl içerisinde Uber, özel turlarda toplamda 13.8 milyar dolarlık yatırım almış oldu. Bunların çoğu risk sermayesi ve özel sermayeden oluşuyor, içinde aynı zamanda dönüştürülebilir borç da var. Çoğu teknoloji firması, Uber’in 62.5 milyar dolarlık değerine ulaşmadan halka açıldı, ancak Uber inatla özel kalma konusunda diretti. Bunun sonucunda da borsanın yakınından bile geçmeden, yavaş çekim bir IPO’ya (ilk halka arz) ulaştı. Uber’den daha fazla yatırım alan yalnızca iki teknoloji IPO’su var: 21.7 milyar dolar ile Alibaba ve 16 milyar dolar ile Facebook.
Uber’in gıcır gıcır 3.5 milyar dolarının belirli bir kısmı, büyük bir ihtimalle Orta Doğu’daki konumunu güçlendirmeye gidecek. Burada halihazırda 15 şehirde aktif. Ancak kaynağın büyük bir kısmı, Çin ve Hindistan’a açılmak için harcanacak gibi görünüyor. Ola, Hindistan’ın bu yeni yetme pazarına oldukça güçlü ve agresif bir şekilde giren, stabil bir biçimde büyüyen bir rakip. Ancak Uber’in faaliyetlerini genişletmediği takdirde yarışı kaybedeceği asıl yer, Çin. Orada halihazırda baskın ve lider olan Didi var.
Uber, geçtiğimiz Şubat ayında Çin’de her yıl 1 milyar dolar kaybettiğini doğruladı. Geçtiğimiz yazdan beri ise Hindistan’a en az 1 milyar dolar yatırım yaptığı biliniyor. Şirket, ABD ve Kanada’da zaten karlı olduğunu iddia ediyor, ancak büyük ve gelişmekte olan pazarlara agresif giriş yapması, onu adeta sermayeye aç bir hale getiriyor.
Bunların hepsi aslında Uber’i oldukça ilginç bir pozisyona sokuyor. Uber’in pazar değeri; aslında birinci sınıf, büyük firmaların pazar değeri ile yarışıyor. 62.5 milyar dolarlık değeri ile şirket, Ford’dan (52 milyar dolar) ve General Motors’tan (46 milyar dolar) daha değerli. Öte yandan seri üretim firmalarının aksine, oldukça küçük bir startupmış gibi harcama yapıyor, olabildiğince fazla pazar payı elde etmek için olabildiğince seri bir şekilde yatırımlar yapıyor.
Amazon ve Netflix’te olduğu gibi, bazen bu tür agresif yatırımlar, büyümede işe yarıyor. Ancak bazı durumlarda, tıpkı Groupon gibi, pek de iyi sonuçlanmıyor. Uber’in şu an için global büyümesinde karşısına çıkacak en büyük ve muhtemel risk, yatırımlarının, Çin’de ve Hindistan’da karşılaşacağı çetin ceviz rakiplere karşı yeterince verim getirmemesi. Aynı kullanım kılavuzu sizi bir ülkede pazar lideri yaparken, bir diğer ülkede anlamsızca harcayan ve hiçbir getiri elde etmeyen bir firmadan öteye götüremeyebilir.
Uber, kurulduğu andan itibaren amaçlarına ve hedeflerine ulaşabilmek için yapmayacağı şey olmadığını pek çok kez gösterdi. Bu yaklaşım ona tabii ki beraberinde büyümeyi de getirdi, ancak pek çok da tartışmanın ve anlaşmazlığın merkezi haline getirdi. Yatırımcılar tabii ki bu tür anlaşmazlıklara, şirket kar elde ettiği sürece göz yumabilir. Ancak her yeni yatırım turu ile birlikte Uber, bu getirileri çevreleyen beklentileri çoğaltıyor. Uber’in yatırım turları sadece sayısal olarak değil, boyutsal anlamda büyüme göstermekte.
Bu da doğal olarak Uber’i riskli ve tekrarlayan bir döngü içerisinde bırakıyor. Yatırımcılara paralarını geri vermek için büyümeli. Büyümek için agresif olarak yatırım yapmalı. Agresif olarak yatırım yapabilmek için de yatırımcılardan daha fazla paraya ihtiyacı var. Şimdilik yatırımcıların, Uber’in hedeflerine ulaşacağına dair inançları tam. Ancak bu döngü uzadıkça, yatırımcıları rahatsız edeceği aşikar.