
Freelance çalışanlar, kısa süreli iş (gig) ekonomisi ya da kendi işini yapanlar; adını ne koyarsanız koyun, bu kitlenin sayısı giderek artıyor. Çalışanlar; esnekliği, kontrolü ve kendi çalışma saatlerini belirleyebilmeyi, 9-5 döngüsüne teslim olmaya tercih ediyor. Ancak ister Uber ya da Etsy gibi platformlar üzerinden çalışıyor olun, ister özel sektörde danışman; bu çalışanların finansal emniyetten giderek uzaklaştığına dair endişeler artmakta.
Freelance ve dönemsel çalışanları destekleyen İngiliz kurum IPSE’nin araştırma sonuçlarına göre, 2008 ile 2015 yılları arasında İngiltere’deki freelance çalışanların sayısı yüzde 36’lık bir artış göstererek neredeyse 2 milyona ulaştı. Bazı sektörlerde bu istatistikler daha da çarpıcı; yüzde 115 büyüme gösteren medya sektörü gibi.
Freelance çalışmanın avantajları bir kenara dursun, bu oranların artmasının birden çok sebebi var. IPSE CEO’su Chris Bryce, “Kendiniz için çalışmanın pek çok avantajı var. Buna kendi çalışma saatlerinizi belirlemek, kendi ücret oranlarınız için pazarlık etmek ve kendi kendinizin patronu olmak da dahil.” diyor. “Her şeyden önemlisi ise kendi işinde çalışanların sağlıklı bir iş-özel hayat dengesi kurduğunu görebiliyoruz. Özellikle son beş yıl içerisinde freelance çalışan annelerin sayısı da yüzde 70’lik bir artış gösterdi.”
Ancak freelance çalışmanın beraberinde getirdiği finansal sonuçlar ile ilgili uyarılar giderek artmaya devam ediyor.
Özgürlük, esnek saatler ve iş-yaşam dengesi ile ilgili tüm bu olumlu görüşler, freelance çalışmayı ve genel olarak kendi işine sahip olmayı adeta bir rüyaya çeviriyor. Ancak gerçek şu ki, İngiltere Vergi Dairesi Araştırma Merkezi’nin resmi rakamlarına göre İngiltere’de kendi işinde çalışan insanların yüzde 80’i fakirlik içinde yaşıyor.
Düşük Olanaklar
Joseph Rowntree Vakfı analiz yöneticisi Helen Barnard, pek çok insanın maaşlı bir iş bulamamasından dolayı freelance çalışmaya kaydığını söylüyor.
“Kendi işini yapan insanların çoğu, temizlik ya da taksicilik gibi düşük ücretli sektörlerde çalışıyor. Pek çoğunun da işlerini büyütmek için başkalarını çalıştırma gibi lüksleri yok. Kendi işini yapan tipik bir kişi, maaşlı bir çalışandan ortalama 40 sent daha az para kazanmakta, dolayısıyla da daha kısıtlı bir gelir elde etmekte. Özellikle durgunluk döneminde daha fazla insan kendi işini yapmaya karar verdi, ancak buradan kazandıkları para, maaşlı çalışanların maaşlarından maalesef çok daha düşük geldi.”
Bu istatistikler, freelance çalışanların artan borç oranlarını da açıklıyor. Araştırma sonuçlarına göre 2012 yılında freelance çalışanlar arasında kredi borcu olanların oranı yüzde 6 iken, 2014 yılında bu oran yüzde 17’ye yükseldi.
Emeklilik Tuzakları
Pek çok freelance çalışan aynı zamanda daha fakir bir geleceğe mahkum gibi görünüyor. Emeklilik maaşı ya da bireysel emeklilik gibi avantajlardan yararlanabilen maaşlı çalışanların aksine freelace çalışanlar, emeklilik planlarına uzak olmakla kalmayıp, her ay kenara para koymakta da zorlanıyorlar.
Koruma Satın Alma
Kendi işini yönetmenin daha küçük riskleri de var; mali sorumluluk sigortası ya da jüri görevi gibi. Neyse ki bunun için bir üyelik paketi halinde ya da ayrı bir sigorta acentesi üzerinden satın alınabilen, finansal koruma yöntemleri var.
İngiliz sigorta şirketi Churchill Home Insurance yöneticisi Martin Scott, “Jüri görevini yerine getirmek, aslında pek çok İngiliz’in yapmaktan gurur duyduğu bir kamu görevi. Ancak araştırmalarımız gösteriyor ki oldukça masraflı bir iş.” diyor.
Freelance çalışanlar, aynı zamanda çoğu çalışanın İK departmanı tarafından yapılan, operasyonel görevleri de yerine getirmek zorunda. Bunlar da hiçbir şekilde maddi katkı sağlamayan, angarya işler. Muhasebe yazılım firması Intuit’de yönetici olan Rich Preece, bunu şu şekilde açıklıyor: “Daha çok kişi kendi işini yapmaya başladıkça, unutmamaları gereken kilit bir element doğuyor: Birden fazla gelir akışının oluşturduğu finansal ve vergisel boyutlarını yönetmek… Bu işleri yönetmek için harcadıkları çabanın asıl gelir getiren zamanlarından çalmadığından emin olmalılar.”