
Geçtiğimiz hafta Instagram, tıpkı büyük ağabeyi Facebook gibi kronolojik olmayan haber akışı sayfasına geçeceğini duyurup adeta bomba etkisi yarattı. O bildiğimiz, tanıdık doğrusal sıralama yerine yeni algoritma, post sıralamasında beğeniler ve paylaşımlar gibi farklı sosyal medya metriklerini baz alacak. Buna ek olarak daha önceden beğenmiş olduğunuz içerikleri de göz önünde bulundurarak ‘ilgililik’ düzeyine göre postlar önerecek.
Hızlı gelişen büyümesi sağolsun, Instagram halihazırda sosyal medyanın en iyileri arasında yerini almış durumda. Ergen gençlerin fotoğraf paylaştığı bir uygulama olarka başlayan sosyal medya devi, Facebook tarafından 1 milyar dolara satın alındıktan sonra bu yıl toplamda 1.86 milyar dolar ciro elde etmeyi planlayan Instagram kullanıcı sayısını katladıkça katladı.
Ancak bu güncelleme haberi, pek çok taraftan bir ton şikayete yol açtı. Change.org üzerinden kampanya imzalanmasına kadar giden bu kargaşa, aslında kullanıcıların bu algoritmayı Facebook’un algoritmasına benzetmesinden kaynaklandı. Instagram’ın bu güncellemesi yalnızca kullanıcıları değil, pek çok işletmeyi de öfkelendirdi; zira onların da kötü günlerinde en güvenli dayanakları, Instagram’ın kronolojik sıralaması ve postların sınırsız ulaşımıydı.
Yine de Facebook ve Instagram’ın birbiri ile karşılaştırılması pek de adil değil. Facebook’un aksine Instagram, kişisel hesapları ve işletme hesaplarını ayırmıyor. An itibariyle bir profil, ne amaçla kullanılıyor olursa olsun, sonuçta bir profildir. Bu nedenle bu değişimi işletmelere karşı ayrımcılık olarak görmemekte fayda var.
Biraz da bu algoritmanın ne demek olduğuna ve pazarlamacılar için gerçekten de o kadar korkutucu olup olmadığına bakalım.
Kronolojik haber akışı, aslına baktığınız zaman sadece iki durumda gerçekten verimli oluyor: İşletmeler ya her yarım saatte bir Instagram’a post çıkıyor, ya da takipçilerinin zaten az sayıda takip ettiği hesap var. Alınan son verilere göre bir Instagram kullanıcısının takip ettiği hesap sayısı ortalama 822 iken, bu trendin pek de yaygın olarak kullanıldığını söyleyemeyiz. Bu sebeple aslında kronolojik sıralama, pek çok markanın o kadar da işine gelmiyor.
Ancak gerçekten fark yaratan ve fark yaratmaya devam edecek olan bir şey varsa, o da zeki stratejilerle oyunda ilerlemektir. Akıllı bir pazarlamacı olarak yapmayı sürdürmeniz gereken şey, etkileşim yaratacak, kaliteli içeriğe odaklanmak.
Aslına bakarsanız Instagram’ın algoritmasını değiştirmeden önce pazarlama sektörüne bu bilgiyi geçmesi, oldukça hoş bir hareket oldu. Böylece pazarlamacılar, hedef odaklı stratejiler oluşturarak kronolojik sıralamanın kaldırılmasına kadar olan süreyi kendi lehlerine çevirebilirler.
İnsanların Nike, Lexus ya da Kylie Jenner’ı takip etmesinin temel sebebi, günün sonunda postlarının mükemmel olacaklarından emin olmaları (Tabii bu, ‘mükemmel’i nasıl tanımladığınıza da bağlı). Çarpıcı görsel içerikler yaratmaya ve paylaşmaya devam ettiğiniz sürece insanlar, algoritma ne olursa olsun, içeriğinizle etkileşime girmeyi sürdürecektir.
Rakiplerinizin daima bir adım önünde olmak için uygulayabileceğiniz birkaç taktik daha var. Örneğin, eğer gerçekten de Instagram üzerinden işinizi büyütmeyi planlıyorsanız, halihazırda elde ettiğiniz analitik sonuçları takip ve analiz ediyor olmanız gerekir. Böylece hedef kitlenizin ne zaman online olduğunu bilir ve postlarınızın zamanlamasını da ona göre ayarlayarak taze içerikler üretebilirsiniz. Instagram analitik değerleri ile yakından ilgilenmenin bir başka avantajı da hangi hashtag’in daha iyi performans gösterdiğini belirleyebilmektir. Hangi hashtag’in daha iyi etkileşim getirdiğini ve size yeni kullanıcı kazandırdığını ölçmeniz, size uzun vadede oldukça fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte trend olan hashtagleri de düzenli olarak takip etmeniz, çıktığınız içerik ile ilgili trend olan hashtagleri yakalamanıza ve kullanmanıza yardımcı olur. Ancak bu noktada dikkat etmeniz gereken en önemli husus, aşırıya kaçmamaktır. Alakasız ve onlarca hashtag kullanarak kullanıcıları adeta spamlamadığınıza emin olun.
Görsel içeriğinizde stratejik olma yolunu izlemek bir yana, içerik açıklamalarınıza özen göstermeniz de sizin faydanıza olacaktır. Görsel açıklamalarının çok etkili bir şekilde dönüşüm getirdiği pek çok farklı anket ve araştırma sonucu kanıtlanmış. Daha fazla etkileşime mi ihtiyacınız var? İsteyin, yeter! Sayısız paylaşım ve beğeni alabilmek için hedef kitlenizin fikrini sormaktan daha kolay ne olabilir ki?
Yüksek etkileşim oranları olan işletmeler, hedef kitlelerini ve onları takip eden kitleyi çok iyi bilirler. Ne tür görsellerin ilgi çekici, ne tür içeriğin sürükleyici olduğunu bilir ve bu içeriğin tüketilmesi için bir formül yaratırlar. Takipçilerine adeta hizmet ederler; takipçiler ise bir sonraki adımı dört gözle bekler hale gelir.
Uzun lafın kısası, bu algoritma değişikliği aslında daha güzel sonuçlara yol açabilir. Eğer dört dörtlük bir içerik yayınlarsanız, birkaç saat önce paylaşılmış bile olsa bile takipçilerinizin haber akışında üst sıralarda belirecektir. Bir Instagram kullanıcı anketi sonuçlarına göre Instagram kullanıcılarının yüzde 60’ı, yeni ürün ve hizmetlerden bu sosyal ağ aracılığıyla haberdar oluyor, yüzde 75’i ise bir ürün keşfettikten sonra satın almak adına aksiyon alıyor. Instagram hesabınıza yüklenmek için daha net bir motivasyon kaynağı olamaz diye düşünüyoruz.