Başarınızı Belirleyen 3 Etmende Nasıl Daha İyi Olacağınızın İpuçları

Fikirlerinizin kalitesi önemlidir. Daha da önemlisi, bu fikirleri etkili bir şekilde iletebilmektir.

MIT’nin sevilen profesörü Patrick Winston ölmeden önce üniversite öğrencilerine düzenli olarak iyi iletişimin değeri hakkında etkileyici ve son derece ikna edici dersler vermişti. Dersinin giriş bölümünde, bir askeri, savaşa silahsız gönderen subayların askeri mahkemede yargılanmasını öngören Tek Tip Askeri Adalet Kanunu’na dikkat çekmişti.

Winston, benzer bir korumanın öğrenciler için de olması gerektiğini söylüyor ve bu korumanın girişimciler ve iş kurmayı hedefleyenler için de sağlanması gerektiğini ekliyor. Yani, hiç kimse hayatına düzgün iletişim kurma becerisine sahip olmadan devam etmemeli.

Çünkü Winston’ın da belirttiği gibi:

“Hayattaki başarınız büyük ölçüde konuşma yeteneğinize, yazma yeteneğinize ve fikirlerinizin kalitesine göre belirlenecektir.”

Binlerce öğrenciye ders veren ve kendisi de yapay zeka alanında öncü parlak bir profesör olan Winston, duygusal zekanın gücünün de farkındaydı. Parlak fikirlerin değerini kabul etmekle birlikte, bu fikirleri etkili bir şekilde iletme becerisine daha fazla önem veriyordu.

Winston’ın başarının anahtarlarından her birini ve yeteneklerinizi nasıl geliştirebileceğinizi inceleyelim.

Konuşma Yeteneği

En iyi konuşmacılar dinleyicilerini nasıl bilgilendireceklerini, ikna edeceklerini ve yönlendireceklerini bilirler. Güven ve inançla konuşurlar. Bunun karşılığında da dinleyicilerini harekete geçmeleri için motive ederler. (Steve Jobs etkili bir sunum yapmayı bilmeseydi Apple’ın ne kadar az başarılı olabileceğini hayal edin.)

Peki, konuşma yeteneğinizi nasıl geliştirirsiniz?

İşte başlamanızı sağlayabilecek üç hızlı ipucu:

1. Sorun: Dinleyicilerim Ne Kadar Biliyor?

Bir konu hakkında çok şey biliyorsanız, dinleyicilerinizin anlayamayacağı biçimde konuşabilirsiniz. Buna karşılık, dinleyicileriniz konu hakkında çok bilgi sahibi değillerse, onları sıkmak da bir hayli kolaydır.

Bu yüzden kendinize sorun: Dinleyicilerim konum hakkında zaten ne kadar şey biliyor? Söylediklerinizi dinleyicilerinize özel olarak uyarlayabilirseniz, etkinizi en üst düzeye çıkarırsınız.

2. Heyecanlanın

Önce siz tutkulu olmadıkça kimse söyleyecekleriniz konusunda tutkulu olmayacaktır.

Bu yüzden konunuzu iyi tanıyın. Konunuzun işinizde veya hayatınızda size nasıl yardımcı olduğunu ve başkaları için ne değer taşıdığını kendiniz için netleştirin. Dinleyecek herkese yüksek sesle bu konu hakkında konuşma alıştırması yapın. Ve eğer başkalarıyla konuşurken endişelenen biriyseniz, bu gergin enerjiyi coşkuya dönüştürmeye çalışın.

3. Yavaşlayın

Tutku ve coşkuyla ilgili sorun, daha hızlı konuşmanıza neden olmalarıdır. Ancak yine de dinleyicilerinizi unutmamalısınız: Bu da onların anlayabileceği bir hızda yani yavaş biçimde konuşmak anlamına gelir. (Profesör Winston’ın dersini izlerseniz, çok yavaş, çok bilinçli bir hızda konuştuğunu göreceksiniz – yine de dinleyiciler her kelimeye kilitleniyor).

Konuşurken bilinçli olarak yavaşlama alıştırması yapın. Toplantılarda veya sunum yaparken kendinizi kaydedin; daha sonra dinleyin. Çok hızlı konuştuğunuzu fark ederseniz, konuşurken daha fazla ara vermeyi deneyin. Örneğin, retorik bir soru soruyorsanız, devam etmeden önce durup sessizce üçe kadar sayabilirsiniz. Ya da doğrudan bir soru soruyorsanız, karşınızdaki kişi size bir cevap verene kadar kendinizi beklemeye zorlayın.

Son olarak, ana noktaları anlaşılması kolay bir şekilde tekrarlamak için “başka bir deyişle” ve “basitçe söylemek gerekirse” gibi ifadeler kullanın.

Yazma Yeteneği

Jeff Bezos, yönetici toplantılarını, yazılması birkaç iş arkadaşının bir haftasını veya daha fazlasını alan yazılı, anlatı tarzı notlara dayalı olarak yürütüyor. Basecamp’in kurucusu ve CEO’su Jason Fried, programcılardan tasarımcılara, pazarlamacılardan resepsiyonistlere kadar tüm işe alım kararlarını başvuranın yazma becerisine göre verdiklerini söylüyor.

Neden mi?

Çünkü net yazı, net düşünceyi gösterir.

Yazılı kelimenin özel bir gücü vardır. Kişinin kendi hızında yapılabilir. Sürekli olarak rafine edilebilir ve geliştirilebilir. Etkileyici ve motive edicidir. Ve giderek daha fazla iş uzaktan yapılmaya başlandıkça, yazı yoluyla özlü, kolay anlaşılır bir şekilde iletişim kurabilmek daha da önemli hale geliyor.

Peki, yazma becerilerinizi nasıl geliştirirsiniz? Bunun için yazmak zorundasınız. 

Birçok deneyimli metin yazarı, işe diğer büyük metin yazarlarının eserlerini alıştırma olarak yazıya dökerek başlamıştır. Bu işe yarar çünkü yazarken yavaşlayıp düşünmekten kendinizi alamazsınız. Bunu yapmak, yazdıklarınızı içselleştirmenize yardımcı olurken aynı zamanda kendi becerinizi de artırır. Zaman içinde, başkalarının yazım biçimlerinden ilham alırken kendi tarzınızı yaratırsınız.

Siz de aynı şeyi yapabilirsiniz. Gerçekten sevdiğiniz bir web sitesi veya açılış sayfası görüyor musunuz? Kelimesi kelimesine kopyalayın. Ardından, bu kez kendi ürün veya hizmetinizi göz önünde bulundurarak ama aynı yazım tarzını kullanarak tekrar deneyin. (E-postalardan raporlara kadar her türlü yazıyı taklit etmeye çalışırken aynı şeyi yapabilirsiniz).

Bir başka ipucu: Birine sormak istediğiniz bir soru varsa, önce onu yazın. Sormak istediğiniz kişiyi ve ne gibi soruları olabileceğini düşünün; daha sonra bunların yanıtlarını yazınıza dahil edin.

Fikirlerinizin Kalitesi

Yüksek kaliteli fikirler üretme becerisi, önce yüksek kaliteli fikirleri tüketmekle başlar. Büyük düşünürleri inceleyerek ve onların bulguları üzerinde düşünerek işe başlayın. Onların keşfettikleri ile kendi hayatınızda öğrendikleriniz arasında bağlantılar kurun.

Ardından, gerçek dünyadaki sorunları çözen fikirlere odaklanın. İlham gelmesini beklemek yerine, demiri sıcakken dövün: Çözdüğünüz (veya çözmeye çalıştığınız) bir sorun olduğunda, sürecinizi ve ilerlemenizi not edin. Bunu yapmak, fikirlerinizi önceki düşünce temelleri üzerine inşa etmenize ve fikirlerinizin kalitesini artırmanıza yardımcı olacaktır.

Şimdi derinlemesine çalışmak için zaman ayırmanız gerekiyor. Bu, yaratıcı düşünme ve beyin fırtınası için düzenli ve özel bir zaman ayırmanın yanı sıra bu beyin fırtınalarını ete kemiğe büründürmek anlamına da gelir. (Derinlemesine çalışma aynı zamanda multi-tasking’i durdurmanız gerektiği anlamına gelir, bu nedenle bildirimlerinizi kapatın ve telefonunuzu bir kenara koyun). Yaptığınız iş tamamlanıncaya veya işte önemli bir ilerleme kaydedinceye kadar her seferinde tek bir göreve veya fikre odaklanın.

Son olarak, beyninizin dopamin seviyelerini ve yaratıcı düşünme yeteneklerinizi artırabilecek bir yürüyüşe çıkmanın gücünü hafife almayın.

Eğer başarı şansınızı artırmak istiyorsanız, merhum Patrick Winston’ın tavsiyesini hatırlayın: Savaşa silahınız olmadan gitmeyin. Konuşma, yazma ve düşünme pratiği yapın ve bunu yaparken size yardımcı olması için yukarıdaki süreci kullanın.

Çünkü fikirlerinizi etkili bir şekilde paylaşma becerisini geliştirmek size ölçülmesi imkansız faydalar sağlayacaktır.

Etiketler