Reuters’ın 14 Ekim tarihli haberine göre, üst düzey bir AB yetkilisi geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği ve Tayvan’ın ortak değerlere sahip demokrasiler olduğunu ve yarı iletkenler söz konusu olduğunda doğal ortak olduklarını söyleyerek adanın önemli çip şirketlerinin bloğa yatırım yapması için bir adım attı.
Tayvan Semiconductor Manufacturing Co Ltd gibi şirketlere ev sahipliği yapan teknoloji dinamosu Tayvan, dünya çapında bazı otomobil üretim hatlarını kapatan ve artık etkisi tüketici elektroniğinde de hissedilen çip kıtlığını çözme çabalarında çok önemli bir konumda.
TSMC, ABD’nin Arizona eyaletinde 12 milyar dolarlık bir çip üretim fabrikası kurarken, Avrupa’da benzer bir tesis niyeti olduğuna dair bir imada bulunmadı.
Sanal bir Tayvan-AB yatırım forumunda konuşan Avrupa Komisyonu’nun ticaret bölümünün genel müdürü Sabine Weyand, çip kıtlığının otomobil üreticileri üzerindeki etkisinin, çiplerin ne kadar önemli olduğunu hatırlattığını söyledi.
Geçen ay komisyon tarafından teklif edilen yasadan bahsederek, “Avrupa Çip Yasası ile Avrupa, üretimi artırma çabalarını hızlandıracak, ancak aynı zamanda Tayvan gibi bizle hemfikir ortaklarımızla da işbirliği yapmak istiyoruz,” dedi.
“Yalnızca Tayvan yarı iletken üretiminde üstün olduğu için değil, aynı zamanda teknolojinin nihayetinde bir güvenlik konusu olduğu için. AB’nin dijital gündeminin, bizimle hemfikir ortaklarımızla birlikte ve ortak değerlerimize göre şekillenmesini istiyoruz.”
Ne AB ne de üye devletleri, Çinlilerin hak iddia ettiği ve demokratik olarak yönetilen Tayvan ile resmi diplomatik ilişkilere sahip.
Tayvan hükümeti, Başkan Tsai Ing-wen’in ilk kez Tayvan başkanı olmasından bir yıl önce, 2015’te Tayvan’ı böyle bir anlaşma için ticaret ortakları listesine ilk kez dahil eden, ancak o zamandan beri Tayvan ile konuyla ilgili müzakerelerde bulunmayan AB ile bir İkili Yatırım Anlaşması imzalamaya hevesli.
Aynı foruma Tsai, demokrasisi, özgürlüğü ve insan haklarına saygısı ile Tayvan’ın AB için “doğal” bir ortak olduğunu söyledi.
“İkili yatırım anlaşması görüşmelerine başlamak, bizim gibi demokrasiler için daha da somut bir ortaklığın başlangıcı olabilir.”