Markanızı Ses Odaklı Dünyada Başarılı Olması İçin Hazırlayın

Her gün binlerce reklam ve resme maruz kalan kitleler görsel olarak tükeniyor. Bu nedenle birçok pazarlamacı ses içeriğine yöneliyor.

Ev asistanlarının benimsenme hızını (2020 yılına kadar Amerikan evlerinin yarısı olacağı tahmin ediliyor), podcast reklamcılığın giderek hızlanışını (2022 yılına kadar 2,6 milyar dolarlık bir sektör haline gelmesi bekleniyor) ve sesli kitapların yayıncılıkta en hızlı büyüyen sektör olması gerçeğini düşünün.

Ses içeriğinin baskın olduğu yeni bir marka pazarlaması çağına girebilir miyiz?

Ve bu yeni sonik dünyada markanızın sesi yükselecek mi yoksa markanız sessiz mi kalacak?

Ses içeriği stratejisi ikiye ayrılıyor: sesli arama ve markalı ses içeriği. Şu anda içerik oluştururken uygulayabileceğiniz bunlarla ilişkili olan en iyi uygulamalara bir göz atalım:

Sesli arama, optimizasyon çabalarınızı değiştirir

Basitçe açıklamak gerekirse, markanızın keşfedilebilir olması gerekiyor. Sonuçta SEO stratejisine sahip olmanızın nedeni de bu. Fakat ne oldu da artık giderek daha fazla insan sesli arama kullanıyor?

Sesli sorgulamalar, yazılı sorgulamalardan farklı olduğu için, sesli arama stratejinize bu farklılıkları eklemeniz gerekiyor. İşte konuya ilişkin bazı temel bilgiler:

Öncelikle sesli sorgulamalar yazılı sorgulamalardan daha uzun ve daha sohbete dayalı oluyor. Ne de olsa bir şeyleri söylemek, yazmaktan çok daha kolay.

Bununla birlikte, sesli aramaların soru kalıpları (kim, ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden) içerme olasılığı daha yüksek. İçeriği bu sorulara yönelik ayarlamak için müşterilerinizi göz önünde bulundurmanız ve içeriği olası sorulara ve cevaplara uygun şekilde yapılandırmanız gerekiyor.

Son olarak, çoğu sesli arama akıllı telefon ile yapıldığından dolayı sorgulamaların coğrafi yakınlığı dahil etme olasılığı daha yüksek. Bunlar, “Yakınlarda hangi pizza restoranları var?” veya “Yakınlarda hangi açık diş hekimleri bulunuyor“ gibi “yakındakiler” aramaları. Bu sorgulamalar, son yıllarda giderek artıyor. Eğer bu işletmenizde uygulanabilirse, uygun şekilde optimize etmelisiniz.

Kendi markalı ses içeriğinizi oluşturmaya başlayın

Birçok şirket için ses stratejinizin özü kendi ses içeriğinizi üretmenizle bağlantılı. Kitlenizi işitsele dahil etmenizin birçok yaratıcı yolu bulunuyor. Dikkate alınması gereken seçeneklerden ve bunlara ilişkin en iyi uygulamalardan bazıları ise şöyle:

Podcast reklamları: Podcast dinleyicilerinin demografisi geniş olsa da, her benzersiz şovun kitlesi oldukça niş olabilir ve bu, podcastlerin pratik olarak her marka için çekici bir reklam aracı haline gelmesine neden oluyor. Ayrıca, comScore’a göre, podcast reklamları dijital reklamcılığın en az araya giren şekli olarak kabul ediliyor. 18 ila 49 yaş arasındaki dinleyicilerin yaklaşık üçte ikisi bir podcastte duyduğu reklamlardan etkileniyor.

Podcast içeriği: Kendinizi cesur hissediyorsanız veya gerekli kaynaklara sahipseniz eBay, Sephora, Spotify ve Basecamp gibi markaların başarılı bir şekilde yapmış olduğu kendi markanızın podcast’ini başlatmayı düşünebilirsiniz. Bu şovlar, kitlenizi hikaye anlatımıyla etkilemek ve hayranlarınızla sadece satış ile elde edemeyeceğiz samimiyeti kurmanız için harika yollar sunuyor.

Sesli asistan becerileri: Sesli arama insanların sesli asistanları kullanmasının tek sebebi değil. Beceriler, uygulamalar akıllı telefonlar için ne ise sesli asistanlar için o. Beceriler, kullanıcıların aradıkları içeriği bulmak amacıyla (“Bana güncel reklam haberlerini ilet.” gibi) ses cihazlarıyla etkileşim kurmasının yolu. Beceriler herkes için olmasa da eğer bir medya şirketiyseniz veya ürünleri ya da hizmetleri kullanma şekline dair daha iyi bir anlayıştan yararlanabilecek kullanıcılarınız varsa, bir beceri geliştirmeniz önemli olabilir.

Anlık bildirimler (Flash briefings): Anlık bildirimler, uygun bir sesle yayınlanan, kullanıcıların önemli veya sektöre özel konularda güncel kalmak için abone oldukları mini bildiriler gibidirler. Elbette, bu çabaları güçlendirmek için ilgili içerik/ başlık/ bilgi envanterine ihtiyacınız olacak. (Unutmayın ki günlük güncelleme, yılda 365 kere yeni içeriğe sahip olmanız gerektiği anlamına geliyor.)

Blog içeriğinin sesli versiyonları: Hali hazırda bir şirket bloğu veya yayını olduğunda bu özellik çoğu marka için geri planda kalıyor. Birkaç çevrimiçi yayın, hikayelerini sesli olarak sunarak bunu zaten yapıyor (New Yorker ve Macleans gibi); bazı girişimciler ise podcast-blog mixi oluşturuyor. Bu sesli versiyonlar erişilebilirliği arttırmakla kalmıyor, bir tıkla kitleleri sayfanıza kitleyebiliyor.

Şimdi ses eğrisinin önünde kalmak için harekete geçme zamanı. Tüm dikkatler “ses çağı”nın üstünde olsa bile, birçok pazarlamacı bunu yeterince dikkate almıyor. Voices.com’un yıllık trend raporu anketinde yaklaşık 2.000 yaratıcı yer aldı ve anket, bu yaratıcıların sadece %20’sinin markasını sesli aramaya yönelik konumlandırmak için bir strateji oluşturmuş olduğunu tespit etti. Yani, %80’i hiçbiri herhangi bir aksiyon almadı.

Markanızın sessiz kalmasına izin vermeyin. Ses stratejiniz üzerinde çalışmaya başlayın.

Bu yazı Voices.com CEO’su David Ciccarelli tarafından yazılmış ve DigitalTalks ekibi tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.

Etiketler