Birbirinden değerli konuşmacıları dinleyeceğimiz; yeni kişilerle tanışıp bağlantılarımızı kuvvetlendirme şansı bulacağımız 6 haftalık maratonumuz DigitalTalks İlkbahar’18, İş Kuleler’de 10 Nisan Salı akşamı başladı.
Etkinliğimizin ilk oturumunda Ozan Tatar‘ın moderasyonunda Publicis One Türkiye CEO’su İnanç Dedebaş ve Performics Türkiye CEO’su Yunus Güvenen‘in “Dönüşen Medya Tüketim Alışkanlıkları & Geleceğin Ajansı” başlıklı oldukça keyifli ve öğretici sohbetini dinledik.
Bu oturumdan kimi bölümleri sizlere aktarmak istiyoruz: (Kısa videolarımızı ise önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağımızı hatırlatmak isteriz.)
İnanç Dedebaş
- Publicis Groupe olarak dünyada 80 binden fazla çalışanımız var… 2017 yılında tüm dünyada ve Türkiye’de yeni yapılanma içine girdik. Bu süreç hala devam ediyor. Publicis One çatısı altında yeni organizasyon yapımızı oluşturduk.
- Marcel şu an üzerinde çalıştığımız bir platform. Henüz lansmanını gerçekleştirmedik. Mayıs ayının sonunda Paris’te gerçekleştireceğimiz Viva Techology Konferansı‘nda lansmanı yapılacak. Bu sayede örneğin Japonya’daki bir brief ile İstanbul’daki bir çalışanımız da rahatlıkla ilgilenebilir hale gelecek veya farklı bir ülkedeki bir müşterimizin sorununa yönelik geliştirilen yaratıcı çözüme daha kolay ulaşabilir hale gelebileceğiz. Marcel, Publicis One içindeki öğrenme ve paylaşım sürecini çok daha iyi bir noktaya taşıyacak.
Yunus Güvenen
Bu beş maddeyi çok önemsiyorum:
- Fast Content: Artık mecralar eskisi gibi tüketilmiyor. Bir tane fikirle işi götüremiyorsunuz, tüketiciler içeriği farklı tüketiyor. Eski düşünme metotları artık geçerli değil. Üretilen içerikler çok hızlı tüketiliyor. Daha küçük küçük içeriklerle, farklı insan profillerine ayrı mesajlar iletebileceğiniz, farklı deneyimler yaşatabileceğiniz içerikler düşünmek gerek. Video formatını çok iyi anlamak gerekiyor. L’Oréal’in mesela bu alanda çok iyi çalışmaları var. Farklı saç profillerine ayrı içerikler ürettiler. Prodüksiyon süreçlerini ve formatları yeni nesil medya tüketimine adapte etmek gerekiyor. Bu konuda herkesin yeterli seviyede hazır olduğunu söyleyemem.
- Influencer: Yeni bir “meşhur” kavramı var. Sosyal medyada (YouTube, Instagram gibi) önemli sayıda takipçisi olan kişiler var. Var olan bu yeni kanalı marka stratejilerine uygun olarak değerlendirmek gerekiyor.
- Commerce: Amerika’da Google’ın en büyük rakibi Amazon. Sonuçta Amazon’a verilen bir reklamın en büyük avantajı, tüketicinin bir tık ile satın alma sürecine başlayabilecek olması. Amazon reklam alanında önemli büyümeler kaydediyor… Türkiye’deki önemli e-ticaret platformlarını da reklam mecrası olarak düşünebiliriz, bu noktada plan yapabiliriz.
- Analytics & BI: Veriden bir mana üretebilmek… Teknoloji ciddi bir içgörü sağlıyor reklam verenler için aslında. Bunu çok iyi kavramak ve kullanmak gerekiyor.
- GDPR (General Data Protection Regulation)
- Storytelling: Ben bu akşam size onlarca şey anlatsam belki çok azını hatırlarsınız… İnsanlar hikayeleri hatırlıyorlar. Bunun için mutlaka büyük bütçelere de gerek yok. Airbnb’nin sunduğu hikayeler bunun güzel bir örneği. Yakından incelemenizi tavsiye ederim.
İnanç Dedebaş
- Televizyon hala çok güçlü. Yaklaşık toplam reklam yatırımları içinde %50’lik bir pay alıyor. Basın gittikçe eriyor. Şu an %10 seviyesinde. Dijitalin toplam yatırımlar içindeki payı %25 seviyesinde. Büyümesini sürdürüyor…
- Bilgi, eskisi gibi kimsenin tekelinde değil. Herkesin bilgiye erişimi kendi elinde. Doğal olarak eskiye kıyasla daha talepkar müşterileri görebiliyoruz. Geldiğimiz noktada ajanslar yarattığı değeri gösterip, müşterilerini ikna ederek; düşük bütçe, mutsuz ajans, mutsuz müşteri döngüsünü kırabilir diye düşünüyorum.
- Artık ajansta çalışanların da profili değişiyor. Eskiden iletişim fakülteleri, sosyoloji, psikoloji bölümlerinden gelenler daha yoğunken şu an fen (science) fakültelerinden gelenler artıyor. Hiç olmadığı kadar ‘çeşitli’ bir ajans var şu an. Bütün bu yeteneklerin formasyonunu şirket için sağlayabilmek ve onların kariyerlerini yönetebilmek gerekiyor.
Yunus Güvenen:
- Yapılan bir araştırmada dünyanın top 500 şirketinin CEO’larından CMO değerlendirmesi yapmalarını istiyorlar. CEO’lar, CTO’dan beklemeleri gereken özellikleri artık CMO’dan bekliyorlar. Örneğin teknolojiye hakim olmak gibi. Farklı beklentiler içindeler. Reklam bile artık eskisi gibi konuşulmuyor. “Bana ne değer üretirsin?” sorusunun cevabını arıyoruz. “Ajanslarla ilişkileri iyi bir şekilde yönetmek.” bu beklenti listesinde ilk 10’da değil.
İkinci oturumumuzda ise “Beyin Defolarını (Cognitive Biases) Düşünerek Kullanıcı Deneyimi Nasıl Planlanır?” başlıklı sohbetimizde Pegasus Dijital Kanal Yönetimi ve Büyüme Pazarlama Müdürü Emre Güney ve Hype Optimizasyon Yöneticisi Esad Tatlıpınar‘ı ağırladık.
Sosyal kanıt, seçim paradoksu, çerçeveleme, çıpalama, doğrulama ve batık masraf gibi önemli beyin defoları üzerine gerek Emre Güney gerekse de Esad Tatlıpınar açıklamalarda bulundu. Sonrasında ise bu ön yargılar dikkate alınarak hazırlanan farklı markalardan kullanıcı deneyimi çalışmaları ve Pegasus’ta gerçekleştirilen kimi kullanıcı deneyimi test örnekleri paylaşıldı.
Soru ve cevap bölümü ile zenginleşen sohbetimiz saat 22:00’ye doğru sona erdi.
Değerli paylaşımları için konuşmacılarımıza, tüm katılımcılarımıza, elmas sponsorumuz Türkiye İş Bankası‘na ve platin sponsorumuz Baker McKenzie’ye tekrar teşekkürlerimizi sunarız. 17 Nisan Salı akşamı görüşmek üzere.
Not: Bu güzel video için Hype İstanbul ekibinden Muhammed Mulbay’a teşekkür ederiz 🙂