Bu yazı AvivaSA Dijital Garaj‘ın katkıları ile yayınlanmıştır.
Son iki buçuk yıldır, sesle etkinleşen teknolojileri dünyaya tanıtan hoparlörler gittikçe popülerleşti. 2018’e doğru giderken de akıllı hoparlör devrimini yavaşlatacak bir işaret yok.
Akıllı saatlerimizi, telefonlarımızı, tabletlerimizi ve dizüstü bilgisayarlarımızı kullandığımız kadar, yakında aynı frekansa sahip akıllı hoparlörleri de kullanmaya başlayacağız. Gartner’a göre, şimdiden 35 milyondan fazla Amerikalı ayda en az bir kez akıllı bir hoparlör kullanıyor ve akıllı hoparlörlerin global pazarının 2020’ye kadar 2 milyar dolara çıkması bekleniyor. 2018 ve sonrasında müşteri savaşını kazanmak isteyen markaların, kapsamlı dijital stratejilerini ses ile birleştirmesi ve bunu hemen yapması gerekiyor.
Ses özellikli teknolojinin sadece tüketici cihazı şirketleri için olacağına inanmak yanlış olur. Günümüz dünyasında her şirket dijital bir şirkettir. Bankanızı, arabanızı veya yerel perakendecinizi düşünün. Artık neredeyse tüm geleneksel şirketler dijital bir varlığa sahipler. Web ve mobil devrimler dijital dönüşümlerin yolunu açtı ve akıllı hoparlörlerin her büyük markanın tüketiciye ulaşmak için kullanması gereken bir sonraki teknoloji olacağı konusunda hiç şüphe yok.
Aslında yeni araştırmaların gösterdiğine göre tüketiciler, markalarla kendileriyle alakalı olan yollarla etkileşimde bulunmak ve akıllı hoparlör platformlarının benzersiz fırsatlarından yararlanmak istiyor. Tüketiciler hazır, fakat teknoloji geride kalıyor. Ankete katılanların %70’inden fazlası akıllı hoparlörlerle sorunlar yaşıyor ve %25’i, hoparlörlerin tüketicinin ihtiyaçlarına yönelik tasarlanmadığını hissediyor. Peki bu bize sesle etkinleşen deneyimler oluşturmanın yolları hakkında ne anlatıyor?
Araştırmacılarımız Amazon’un becerileri ve Google’ın eylemleri gibi üçüncü parti entegrasyonları hakkında soru sorduğunda, %63’lük bir kısmın sorun ve sıkıntı yaşadığını belirledi; sıklıkla entegrasyonun kurulmasının çok zor olduğunu söylediler, ya da daha kötüsü insanlar bunları anlamıyordu. Yeni teknoloji ile bir öğrenme eğrisi ortaya çıkıyor ancak kullanıcıların devam eden aksilikler için geliştiricileri suçlamaya başlaması yalnızca an meselesi. Ayrıca markaların ses deneyimlerini sunmak için genellikle bir şansı oluyor çünkü tüketiciler ilk deneyimleri kötü olduğu takdirde bir beceriyi veya eylemi tekrar denemek istemiyor.
Duyulmamış hissetmek rahatsız edici bir deneyim fakat şu anda sesle etkinleşen teknoloji vasıtasıyla milyonlarca kişinin hayatını zenginleştirmenin doğru zamanındayız. Konuşma, herkesin en doğal arayüzü ve bu yeni teknolojilerden faydalanmak, kablosuz etkileşimin birçok şekline olanak tanıyabilir. Peki, 2018’de nasıl olağanüstü bir ses deneyimi sunabilirsiniz? Bu en iyi 5 uygulama ile başlayın.
1. Zarifçe başarısız olun
Tıpkı perakendede olduğu gibi, müşteri her zaman haklıdır. Kullanıcının hatalı olduğunu söylemekle ilgilenmeyin. Etkileşimlerle ilgili sorun olduğunda faydalı ve alçak gönüllü olmanın yollarını arayın. Bunların arasında, sorun hakkında spesifik olmak ve kullanıcının sorunu çözmesine yönelik net sorular sormak bulunuyor. Ayrıca, ne zaman geri adım atacağınızı da bilmeniz gerekiyor. Ortada bir hata döngüsü varsa, özür dileyin ve sorunu çözmeye yardımcı olabilecek bir web sitesi veya mobil uygulama önererek kullanıcıyı rahatlatın.
2. Ödevinizi yapın
Sorunsuz bir deneyim, kapsayıcı ve kullanıcılarının ihtiyaçlarını öngören bir deneyimdir. Geliştirme döngüsü sırasında kullanıcı araştırması çalışmalarının başlaması çok önemlidir; tasarım sürecinin başlarında kullanıcıları dinleyerek ve onlardan öğrenerek bu teknoloji çeşitli durumlara nasıl cevap vereceğini daha iyi bilir.
3. İyi bir ev sahibi olun
Akşam yemeğine gelen misafirlerinizi karşıladığınızda, gecenin programını ve menüsünü hemen başlatır mısınız? Hayır. Akıllı hoparlörünüz de aynı şekilde olmalı. Genelde kullanıcılar yapmaya geldikleri şeyi yapmak isterler; bu da, beceri geliştiricilerinin her karar noktasında kendilerini rahat hissetmeleri gerektiği anlamına geliyor. Bu, karar noktalarında neler yapabileceklerini veya söyleyebileceklerini bildirmelerini içeriyor. Çok aşamalı süreçlerde kullanıcılara işlemin neresinde olduklarını belirtmek onlara son derece yardımcı olur. Kullanıcıların herhangi bir zamanda ihtiyaç duyduklarından daha fazla veya daha az bilgiye sahip olmamaları gerekiyor.
4. Bağlam ve süreklilik için tasarlayın
Ses teknolojisi olabildiğince doğal bir akış izlemelidir. Bu, kullanıcının nerede olabileceğine dikkat etmek ve buna göre ayarlama yapmak anlamına geliyor. Görevleri birleştirmek, basitleştirmek veya kaldırmak için yollar arayın ve tutarlılığı sağlamak için sürekli olarak komutları, yanıtları ve onaylamaları sürekli olarak gözden geçirin. İletişim doğal olmalı ve kullanıcılar hoparlör veya uygulama ile iletişim kurmak için yeni bir dil öğrenmek durumunda kalmamalı.
5. Kullanıcının duyulduğunu hissetmesini sağlayın
Onaylamalar ve bildirimler çeşitli şekillerde gelir ve markalar bunları akıldaki bağlamı göz önüne alarak tasarlamalıdır. Hoparlörleri ve uygulamaları, ne zaman açık bir onay vermeleri gerektiğini anlamak üzere tasarlamak son derece önemlidir. Benzer şekilde, sözsüz iletişimin yokluğu bir sınırlama olmak zorunda değildir: Işık ve seslerin kullanılması, görevlerin ne zaman tamamlandığına veya cihazın ne zaman açılıp kapandığına ilişkin konularda yararlı olabilir.
Markalar, kitleleri ile etkileşimi en üst düzeye çıkarmak ve büyümek için 2018’de dijital stratejilerine sesi dahil etmelidir. Bunu başarmanın en kolay yolu ise empati kurmaktır. Markalar dinlediklerinde ve öğrendiklerinde akıldaki kullanıcıyla birlikte tasarım yapar ve böylece teknolojinin, tüm markaların önümüzdeki akıllı hoparlör devriminde başarılı olmak için ihtiyaç duyacakları harika deneyimlere ulaşmasına olanak tanır.
Bu yazı Amy Buckner Chowdhry tarafından yazılmıştır. Kendisi bir kullanıcı deneyimi araştırma şirketi olan AnswerLab’ın kurucu ortağı ve CEO’sudur.