
Chairish CEO’su ve kurucu ortağı Eric Groose, Techcrunch’ta yayınladığı yazıda tüketim trendlerinin ve teknolojinin yeni yıl alışverişi gelenekleri üzerindeki etkisini açıklıyor.
Amerikalıların hayatında büyük öneme sahip yeni yıl alışverişi son 50 yıldır ciddi değişikliklere sahne oldu. Savaş sonrası geleneklerinden olan şehir merkezindeki Macy’s veya Bloomingdale’s mağazalarına gitmek artık eski moda ve çağ dışı kabul ediliyor.
Nesillerdir devam eden Black Friday (Kara Cuma) geleneği sebebiyle en yakın alışveriş merkezi veya outlet mağazasına akın etmek de yine aynı şekilde eski moda haline geldi. Üstelik ne kadar zahmetli olduğunu da dile getirmeye gerek yok.
Son yıllarda gittikçe artan sayıda insan pijamalarıyla bilgisayar veya telefon ekranına saatlerce bakarak modern dünyanın Noel Baba’sı kabul edilebilecek Amazon Prime’den hediye siparişi veriyor.
Alışveriş trendleri değişmiş olsa da verilere bakıldığında yeni yıl alışverişi çılgınlığının her zamankinden çok daha büyük olduğu görülüyor. Sıradan bir perakendeci yıllık satışının beşte birinin yılbaşı sezonunda gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Yalnızca ABD’de 2015 yeni yıl harcamalarının 630 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Bu rakam ABD’nin yıllık ordu maliyetine, Avusturya veya Suudi Arabistan’ın ise gayrisafi yurtiçi hasıla rakamlarına eşit.
Yeni yıl alışverişi harcamalarının 105 milyar dolarının yani %15’lik bir kısmının online olarak yapılması öngörülüyor ve bu oranın önümüzdeki yıllarda ciddi olarak artması bekleniyor. Erken satış rakamlarına bakıldığında bu tahminlerin ölçülü olduğu bile söylenebilir. Zira yalnızca Şükran Günü, Black Friday ve Cyber Monday (Siber Pazartesi) dönemlerindeki online satışların 7.5 milyar dolar olarak ölçüldüğü biliniyor. Aynı dönemdeki mağaza satışlarında yaşanan %5-10’luk düşüşler ise gelecekte bizi nelerin beklediğini haber veriyor.
Her şeyden bağımsız düşünüldüğünde halihazırda ticari bir aktiviteye artan bağımlılık tatsız olabilir. Her yıl daha fazla online müşteri daha fazla ürün satın almakta ve bu ürünler daha etkin ancak daha düşüncesizce teslim edilmektedir.
Daha geçen yıl şehir merkezine alışverişe gittiğimiz günleri romantikleştirmek elbette çok kolay. Ancak günümüzdeki ultra etkin depolama ve başarılı altyapının yeni yılın vazgeçilmezlerinden olan birliktelik duygusuna zarar verdiği gözlemine karşı koymak da bir o kadar zor.
Teknoloji ağının yönettiği bir dünyada yaşamanın en güzel yanı değişim adımları ve trendlerin parçalanışı. Hiçbir şey kalıcı değil. Etkin tüketimin emin adımlarla devam edeceğinden eminiz; ancak emin olduğumuz bir diğer şey de dengeleyici etkiye sahip yeni hareketlerin devamlılığı.
Tatil sezonunda hayır işleri yapacak topluluklar da eskiden olduğundan daha hızlı oluşturuluyor. Buna en güzel örneklerden biri Giving Tuesday (Bağış Salısı). Cyber Monday ve Black Friday’i dengelemek amacıyla 2012 yılında New Yorklu 92. Cadde Y tarafından başlatılan Giving Tuesday hareketine yalnızca 3 yılda hemen hemen her 5 Amerikalıdan 1’i katkıda bulundu.
Diğer cesaret verici gelişmelerden biri de ikinci el ticaretin yapıldığı yerlerin ortaya çıkması. Bu sayede yılın hangi dönemi olursa olsun tüketim dürtülerimizin çevreye olan etkileri minimuma indirilmiş oluyor.
Kayda değer bir diğer konu ise paylaşım ekonomisi tabanlı hizmetler. Bu hizmetler yerel toplulukları birbirine bağlarken harcanan paranın toplum içinde kalmasını ve gittikçe artan sayıda bireyin ve esnafın online ekonomik pastada dilim sahibi olmasını sağlıyor. Tüm bu trendleri bir arada düşündüğümüzde hayatın “uzaktan kumandasının” yani akıllı telefonların cebimizde olduğu kehanetleri gerçekleşmiş oluyor.
Bakalım önümüzdeki yıllarda tüketim ve teknoloji perspektifleri değiştikçe alışveriş trendleri nasıl şekillenecek?